Kategori: Yaşam

  • Mekanik sistemler depremde hayat kurtarıyor

    Mekanik sistemler depremde hayat kurtarıyor

     

     

    İstanbul Silivri merkezli meydana gelen deprem, Türkiyede yapı güvenliği konusunu yeniden gündeme taşıdı. Depremin etkisiyle oluşabilecek risklerin başında, en az binalardaki taşıyıcı sistemler kadar mekanik tesisat sistemleri de yer alıyor. Aytes Mühendislike göre, mekanik tesisat mühendisliğinde uygulanan çözümler, patlama, yangın ve su baskını gibi ikincil afet risklerinin önüne geçerek can ve mal kayıplarının önüne geçiyor.

    Türkiye’nin deprem kuşağında yer aldığı gerçeği, Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki son depremle bir kez daha gündeme geldi. Bu durum, binalarda yalnızca taşıyıcı sistemlerin değil, yapıların iç teknik altyapısının da bütüncül bir güvenlik anlayışıyla ele alınması gerektiğini gösteriyor. Özellikle doğalgaz, yangın, havalandırma ve sıhhi tesisat gibi sistemlerin deprem anında zarar görmesi, can ve mal kayıplarına sebep olabiliyor. Aytes Mühendislik, bu sistemlerin mühendislik esaslarına uygun biçimde projelendirilmesi ve sismik risklere karşı dayanıklı hale getirilmesinin, sadece ilk darbeye karşı değil, deprem sonrası ortaya çıkabilecek ikincil tehditlere karşı da koruma sağladığını belirtiyor.

    Son yıllarda, özellikle büyük ölçekli yapılar, konutlar, endüstriyel tesisler, raylı sistemler ve toplu kullanım alanlarında, mekanik tesisat mühendisliğine yönelik farkındalık artarken; bu sistemlerin hem yeni projelerde hem de mevcut yapılarda denetim, bakım ve güçlendirme çalışmalarıyla değerlendirilmesi, afetlere karşı ciddi bir koruma sağlıyor.

    Ayrancı: Sismik tedbirler yapı maliyetinin yalnızca %2sini kapsıyor”

    Mekanik tesisat sistemlerinin yapılar için önemine değinen Aytes Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Ayrancı, “Öncelikle geçtiğimiz günlerde yaşanan Silivri depremi nedeniyle tüm ülkemize ve vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Can kaybı olmaması en büyük tesellimiz. Deprem, yalnızca binaların taşıyıcı sistemlerini değil, içerisinde yer alan teknik altyapıyı da ciddi biçimde etkileyen bir doğal afettir. Mekanik tesisat sistemleri bu noktada en hassas unsurların başında gelir. Özellikle doğalgaz, havalandırma ve sıhhi tesisat sistemlerinde yaşanabilecek olumsuzluklar; patlama, yangın ve su baskını gibi zincirleme riskleri tetikleyebilir. Örneğin, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş depremi sebebiyle Hatay’da yaklaşık 1000 kişinin yaşadığı rezidanslar yıkılmış, sonrasında binalarda meydana gelen yangınlar ve patlamalar nedeniyle çok sayıda can kaybı yaşanmıştı. Bu yaşanan felaket mekanik tesisat mühendisliğinin önemini en net şekilde gösteriyor. Bu nedenle biz Aytes Mühendislik olarak, projelendirme sürecinden uygulama aşamasına kadar tüm mekanik sistemlerde güvenlik kriterlerine azami ölçüde dikkat ediyoruz.

    Yalnızca yeni projelerde değil, mevcut yapılarda da mekanik sistemlerin sismik dayanımı açısından denetlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle endüstriyel tesisler, konutlar, alışveriş merkezleri ya da kesintisiz çalışması gereken alanlarda, bu sistemlerdeki en ufak bir hasarın bile ciddi sonuçlar doğurabileceğini biliyoruz. Bu risklerin başında da tabii ki can ve mal kayıpları geliyor. Bu yüzden periyodik bakım, risk analizi ve gerekiyorsa güçlendirme çözümlerini mutlaka öneriyoruz. Üstelik bu hizmetler, çok düşük maliyetlerle maksimum güvenlik sağlıyor. Yapı maliyetlerinin yalnızca yüzde 2’sini oluşturan sismik tedbirler, doğru mühendislik uygulamalarıyla birleştiğinde, büyük kayıpların önüne geçebilecek bir etki yaratıyor.

    Bu uygulamalar sadece sistemin korunmasını değil, aynı zamanda binada bulunan herkesin güvenliğini sağlamayı hedefliyor. Aytes Mühendislik olarak sektör paydaşlarının ve vatandaşlarımızın dikkatini şu noktaya çekmek isteriz: Deprem güvenliğini yalnızca kolon ve kirişlerle sınırlı görmemek gerekir. Yapıların içinde yer alan mekanik tesisat sistemleri de en az taşıyıcı unsurlar kadar hayati önem taşır. Gerçekten güvenli yapılar, ancak bütüncül mühendislik çözümleriyle mümkündür” dedi.

  • AloTech Türkiye Satış Başkanlığına Deniz Babucoğlu atandı

    AloTech Türkiye Satış Başkanlığına Deniz Babucoğlu atandı

     

    Türkiye’nin lider bulut tabanlı çağrı merkezi platformu AloTech, satış organizasyonunu güçlendirmek amacıyla önemli bir atama gerçekleştirdi. Uzun yıllara dayanan sektör deneyimiyle hem Türkiye hem de Global marka yönetim tecrübesine sahip olan  Deniz Babucoğlu, AloTech Türkiye Satış Başkanı olarak görevine başladı.

    İş hayatına 2005 yılında Tesan İletişim A.Ş bünyesinde önce bluetooth çözümler ve GSM aksesuarlardan sorumlu ürün müdürü, sonra da GN Netcom firmasının bir markası olan Jabra kurumsal ürünlerinin satıştan sorumlu direktörü olarak görev yaptı. 2010 yılı itibariyle de GN Audio A/S firmasında Jabra Kurumsal kulaklık, audio ve video ürünlerinin Türkiye Kanal Satış Müdürü olarak görev alan Babucoğlu, 2017 yılından sonra kariyerini  global seviyeye taşıyıp Türkiye/İsrail/Yunanistan/Kıbrıs ve Malta’yı kapsayan bir alanda Bölge Satış Müdürü olarak yükseltti. Başarılı şekilde markanın bilinirliğini artırdığı gibi, Jabra markasının kurumsal kategoride tüm ülkelerde pazar payı en yüksek marka olmasını ve satışlarını her geçen yıl artırmasının sağlamıştır.

    AloTech CEO’su Cenk Soyak, “Satış ve müşteri yönetimi alanında değerli bir tecrübeye sahip olan Deniz Babucoğlu’nun, şirketimizin yerel ve küresel büyüme vizyonuna önemli katkılar sağlayacağına inanıyoruz” dedi.

    Deniz Babucoğlu Kimdir?

    1978 doğumlu Deniz Babucoğlu 2002 yılında Ankara Üniversitesi, Çağdaş Yunan Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. İş hayatına 2005 yılında Tesan İletişim A.Ş’de ürün müdürü ve bölge satış direktörü olarak görev yapan Babucoğlu, 2010 yılında GN Audio A/S firmasına geçiş yapıp önce Türkiye Kanal Satış Müdürü, sonra da WME (Türkiye/İsrail/Yunanistan/Kıbrıs/Malta) bölgesinde sorumlu Bölge Müdürü olarak görev yaptı. Uzmanlık alanları arasında müşteri ilişkileri yönetimi, çözüm odaklı satış stratejileri, ithalat ve ihracat operasyonları, Telco ve IT kanal yönetimi, yerel ve global satış çalışmaları, servis stratejileri ve çözümleri, uluslararası işbirlikleri, niş pazar geliştirme, süreç optimizasyonu ve takım koçluğu bulunuyor.

    Evli ve 2 çocuk babası olan Babucoğlu, ileri düzeyde İngilizce ve Yunanca biliyor.

     

    AloTech Hakkında

    2012 yılında kurulan AloTech, bulut tabanlı çağrı merkezi çözümleri sunmaktadır. Bugün 63 ülkede, 700’ün üzerinde markaya hizmet veren AloTech, esnek, güvenilir ve ölçeklenebilir yapısıyla dünyanın dört bir yanındaki işletmelerin müşteri deneyimini güçlendirmektedir.

     

     

  • Asteria Hotels & Resorts “RESPECTFUL” Mottosuyla Saygılı Otelcilik Hizmeti Anlayışını Geliştirdi

    Asteria Hotels & Resorts “RESPECTFUL” Mottosuyla Saygılı Otelcilik Hizmeti Anlayışını Geliştirdi

     

     

    Asteria Hotels & Resorts, 2025 sezonunda “Respectful” mottosu ile turizm sektörüne “Saygılı Otelcilik Hizmeti” anlayışını kazandırıyor. Doğaya, insana ve topluma duyulan saygıyı temel alan bu yaklaşım, otelin tüm hizmetlerinde kendini gösteriyor.

     

    Asteria Hotels & Resorts, sadece misafirlerine değil, tüm paydaşlarına karşı sorumluluk bilinciyle hareket ediyor. Asteria Family Resort Belek, Asteria Family Resort Side, Asteria Bloom Side, Asteria Collection Side otelleri ile çevrenin korunması, ulusal ve yöresel değerlerin yaşatılması, kültürel mirasın korunması, sosyal projelerin desteklenmesi ve eğitim faaliyetlerine katkı sağlanması gibi alanlarda aktif rol alıyor. Çevre duyarlılığı ve toplumsal gelişimi teşvik eden uygulamalarıyla sektörde fark yaratmayı amaçlıyor.

     

    Çevre ve Doğal Bitki Örtüsüne Saygı

    Çalışanların bilgilendirilmesi, enerji tasarrufu uygulamaları, atık azaltmaya yönelik uygulamalar ve doğa dostu teknolojiler ile çevreye olan olumsuz etkileri azaltmaya çalışıyor. Bu bağlamda deterjan kullanımının azaltılması ile doğaya zarar veren atıkların azaltılmasını hedeflerken, misafirlerini gereksiz tüketimin önüne geçmek i için de teşvik ediyor. Bu konuda kısa zaman içinde, sadakat programı eşliğinde tüm misafirlerinin katılımıyla bir doğa korumasını amaçladığı projesinin hazırlıklarına devam ediyor. Tesislerinde bulunan, bölgeye özel endemik bitki örtüsünü korumaya yönelik çalışmalar yürütüyor. Bu konuda bölgesel çalışmalara destek vererek, misafirlerini de katılım için cesaretlendiriyor. Asteria Hotels & Resorts, yeşil bir alan içerisinde bulunan Asteria Family Resort Belek başta olmak üzere tüm otellerinde Chef’s Garden’lar oluşturarak organik ve doğal ürünler yetiştiriyor. Bu özel bahçelerde, özellikle bar alanlarında kullanılan taze otlar ve aromatik bitkiler — nane, fesleğen, biberiye gibi — ile çeşitli yeşillikler yetiştirilerek, misafirlere doğadan sofraya uzanan bir deneyim sunuluyor.

     

    Çalışan Güvenliği ve Memnuniyeti

    Asteria Hotels & Resorts misafir memnuniyeti ve başarısının gücünü, birbirinden değerli insan kaynaklarından aldığının bilincinde. Personelinin saygın ve desteklenmiş hissetmeleri için çalışıyor. Öncelikle insan ve çalışan haklarına saygılı, iş sağlığı ve güvenliğini gözeten, kişisel gelişime – eğitimlere önem veren adil bir yönetim anlayışını benimsiyor. Çalışan memnuniyeti takibi ve bu memnuniyeti geliştirme çalışmaları yapıyor.

     

    Sosyal ve Kültürel Mirasın Korunması

    Tesislerinin yer aldığı habitat başta olmak üzere, kültürel ve sosyal mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılmasına önem veriyor. Bu düşünceyle, grup destekleri kapsamında kısa bir zaman önce Side Liman Kutsal alanı Hamam Yapısının Kazı ve Onarımına katkı vererek, gün yüzüne çıkarılmasını sağlamıştı. Bunun yanı sıra, misafirlerini yerel kültür ve tarih hakkında bilgi edinmeleri için teşvik ediyor. Marka ayrıca toplumsal sorunların çözümünde, yerel kuruluşlar ile de iş birliği yapıyor.

     

    Hayvan Haklarına Saygı

    Bütün canlıların yaşama hakkına sahip olduğunun ve saygı gösterilmeyi hak ettiğinin bilincinde olarak, dezavantajlı bir grup olan sokak hayvanlarına sahip çıkıyor. Sokak hayvanlarına mama desteği sağlıyor. Tesislerinde yer alan özel kedi evleriyle sahipsiz dostlara da kucak açıyor. Misafirlerinin huzurla vakit geçirdiği bu alanlarda, kediler güvenli, sağlıklı ve sevgi dolu bir ortamda yaşamlarını sürdürüyor.

     

    Enerji Verimliliği

    Kaynaklarımızın sınırsız olmadığının ve gelecek nesillere yaşanılabilir bir dünya bırakmanın bilinciyle yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih edip, çevre etkisini en aza indirecek sistemler kuruyor. Buna uygun yeni teknoloji yatırımları yapıyor. Farkındalık oluşturmak için misafirler ve markanın tüm paydaşlarını bilgilendirip iş birliğine teşvik ediyor

     

    Satın Almada Tedarik Bilinci

    Hammadde temininden atık yönetimine kadar olan tedarik sürecinde, çevreye minimum zarar verirken topluma en yüksek faydayı sağlamak amacıyla çevresel, sosyal ve ekonomik etkiyi önceliklendiriyor. Bu sebeple; hizmet alımında çok uluslu şirketler yerine lokal ürünler üreten yerel şirketleri ilk sırada tercih ediyor. Satın alınacak ürün seçimlerinde çevre sertifikalı ürünlere öncelik gösteriyor.

     

  • Trafikte Haklarım Derneği’nden Beyaz Kelebekler ile anlamlı çağrı: “Yolculuklarımız değil, kazalar son bulsun”

    Trafikte Haklarım Derneği’nden Beyaz Kelebekler ile anlamlı çağrı: “Yolculuklarımız değil, kazalar son bulsun”

     

     

     

    Dönemin sevilen müzik grubu Beyaz Kelebekler, 1970 yılında bir konser için Adapazarı’na giderken geçirdikleri trafik kazasında üç grup üyesini kaybetti, iki üye ise yaralandı. Grup, trafikteki sürücülerin kural ihlallerinin ölümcül sonuçlarına dikkat çekmek için yıllar sonra, Trafikte Haklarım Derneğinin Son Yolculuk” adlı trafik güvenliği kampanyası kapsamında yeniden bir araya geldi. Kampanya için hazırlanan 4 spot, televizyon kanallarında ve sosyal medyada yayınlanmaya başlandı.

     

    İSTANBUL 2015’ten bu yana Türkiye’de meydana gelen trafik kazalarında 60 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği, 3 milyon kişinin ise yaralandığı açıklandı. Kazaların %89’u ise sürücü kusurundan kaynaklanıyor. Ölümlü trafik kazalarındaki sürücü kusurları arasında, aşırı hızdan sonra şerit izleme-değiştirme hataları, kavşaklarda geçiş önceliğine uymamak, arkadan çarpma, dönüş hataları ve kırmızı ışık ihlalleri de en önemli etkenler arasında yer alıyor.

    Sürücü kusurlarının yol açtığı bu acı sonuçlara dikkat çekmek amacıyla, Trafikte Haklarım Derneği tarafından Karayolu Trafik Haftası kapsamında başlatılan “Son Yolculuk” kampanyasında, dönemin sevilen müzik grubu Beyaz Kelebekler yıllar sonra yeniden bir araya geldi. 19 Ocak 1970’te, Adapazarı’na konsere giderken, grubun içinde bulunduğu araç bir kamyonetle çarpışarak şarampole yuvarlandı. Bu korkunç kazada, grup üyelerinden Behzat Kutlubağ (26) ile Rıfat (25) ve Altan (27) Eke kardeşler hayatını kaybetti. Ülkü Üst ve Bülent Ortaç ise yaralı olarak kurtuldu. Beyaz Kelebekler, kampanya kapsamında hazırlanan dört spotta hem yaşamını yitiren arkadaşlarını andı hem de tüm sürücüleri trafik kurallarına uymaya davet etti.

    Beyaz Kelebekler yıllar sonra “Son Yolculuk” projesinde bir arada

    Trafikte Haklarım Derneği Başkanı Yasemin Usta, “Beyaz Kelebekler’in geçirdiği kaza, Türkiye’nin toplumsal hafızasında derin ve acı bir iz bıraktı. Ne yazık ki ben de, onlar gibi kural ihlali yapan sürücüler yüzünden büyük acılar yaşadım. Bir kazada kuzenimi kaybettim, başka bir kazada ise kız kardeşim ve yeğenim ölümden döndü, yaralandı. Bu nedenle, bizim yaşadığımız acıları başka hiç kimse yaşamasın diye, “Son Yolculuk’” projemizi hayata geçirdik. Bu projeyle, sürücülere trafik kurallarının hayati önemini bir kez daha hatırlatmak istedik” diyerek sözlerini şöyle sonlandırdı:

     

    “Beyaz Kelebekler, yıllar sonra bu anlamlı projemiz için yeniden bir araya geldi. İçişleri Bakanlığı, Sivil Toplumla İlişkiler Müdürlüğü ve Blok D Prodüksiyon’dan Mesut Tuncar projemizi destekledi. Grubun en sevilen parçalarından Sen Gidince’yi anneannesi ve dedesini bir trafik kazasında kaybeden Murat Evgin yeniden aranje etti. Emeği geçen herkese yürekten teşekkür ediyorum.

    Daha güvenli bir trafik için herkesi kurallara uymaya ve kampanyamızın videolarını #SonYolculuk etiketiyle paylaşarak destek olmaya davet ediyorum.”

     

     

     

     

    Bülent Ortaç: Yolculuklarımız değil, kazalar son bulsun”

     

    Beyaz Kelebekler’in Kurucu Üyesi Bülent Ortaç, son yolculuklarında geçirdikleri korkunç kazanın izlerini şu sözlerle anlattı: “Konser için yola çıkmıştık, çok neşeliydik. Yorgunluktan uyuyakaldım. Gözlerimi açtığımda, arabamız alevler içindeydi. Altan , Rıfat  ve Behzat’ı kaybettiğimizi o an fark ettim. İlk olarak Ülkü’yü arka camdan çıkardım, sonra kendim çıktım. Sonrasını hatırlamıyorum, gözlerimi hastanede açtım. Kazanın üzerinden yıllar geçse de acısının izlerini bedenimde ve kalbimde taşıyorum. Lütfen kurallara uyalım. Yolculuklarımız değil, kazalar son bulsun.”

     

    Ülkü Üst Sarpkan: “Şoför kurallara uysaydı, hayallerimiz ve şarkılarımız yarım kalmazdı”

     

    Yıllar geçse de o kazayı ve yaşadığı acıları unutamadığını söyleyen Beyaz Kelebekler Solisti Ülkü Üst Sarpkan, “Kaza çok korkunçtu. Aracın hızla gittiğini hatırlıyorum ama kazaya sebep olan şoförün hangi kuralı ihlal ettiğini bilemiyorum. Bülent sağ olsun, beni araçtan çıkardı. Biz yaralı olarak kurtulduk. Ancak hayatlarının baharında üç arkadaşımızı kaybettik. Kazanın ertesi günü yeni plağımız çıktı. Gazetelerde kazanın haberleri ve plak reklamlarımız aynı sayfalarda yer aldı. Oysa o şoför kurallara uysaydı, hayallerimiz ve şarkılarımız yarım kalmazdı” dedi.

     

    Ender Akacan: Bir trafik kuralı ihlalinin nasıl tarifsiz acılara dönüştüğünü çok iyi biliyorum”

     

    Beyaz Kelebekler’in Kurucu Üyelerinden Ender Akacan ise duygularını ve yaşananları şöyle ifade etti: “Biz öndeki araçtaydık. Konser yerine vardığımızda sahne için hazırdık ama ne gelen vardı ne de giden. ‘Nerede kaldılar?’ diye söylenirken, bir telefon geldi. Telefonu açan görevli, “Ne? Üç kişi ölmüş mü?” dedi. Sonra bana dönüp, “Sizden üç kişi ölmüş,” dedi. Ağlaya ağlaya hastaneye gittik ve acı gerçeği öğrendik. Bir trafik kuralı ihlalinin, tarifsiz acılara nasıl dönüştüğünü çok iyi biliyorum. Ne olur kurallara uyalım.”

  • TEDÜ, YÖK’ün Öğrenci Deneyimi Araştırması’nda ilk 10’a girdi

    TEDÜ, YÖK’ün Öğrenci Deneyimi Araştırması’nda ilk 10’a girdi

     

    Türkiye’nin eğitim alanındaki ilk sivil toplum kuruluşu olan Türk Eğitim Derneği’nin bir asra yaklaşan geleneğinin üzerinde yükselen TEDÜ, YÖK’ün Öğrenci Deneyimi Araştırması’nda vakıf üniversiteleri arasında ilk 3’te yer aldı. Tüm devlet ve vakıf üniversiteleri arasında ilk 10’da, Ankara’daki devlet ve vakıf üniversiteleri içinde ise birinci sırada konumlandı.

      

    İSTANBUL Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Öğrenci Deneyimi (Memnuniyeti) Araştırması’nın sonuçları açıklandı. İş yaşamıyla bütünleşik, topluma katkıyı ve uluslararasılaşmayı önceliklendiren aktif ve katılımlı öğrenmeyi merkeze alan eğitim yaklaşımını benimseyen TED Üniversitesi (TEDÜ), araştırmada Türkiye’deki tüm vakıf üniversiteleri arasında ilk 3’te yer aldı.

     

    “Emeği geçen tüm akademik ve idari kadromuz ile öğrencilerimizi tebrik ediyorum”

     

    TED  Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu konuya dair şu açıklamada bulundu: “Bu önemli başarı, güçlü akademik kadromuz, öğrenci odaklı yönetim anlayışımız ve sürekli iyileştirmeyi hedefleyen kurumsal kültürümüzün bir yansımasıdır. Üniversitemizi her geçen gün daha ileri taşımak için gösterdiğimiz ortak çabanın bu şekilde takdir edilmesi, hepimiz için büyük bir motivasyon kaynağı. Vakfımıza ve Mütevelli Heyetimize destek ve katkıları için teşekkür ediyorum. Bu başarıda emeği geçen tüm akademik ve idari kadromuz ile öğrencilerimizi tebrik ediyorum.”

    TEDÜ, Türkiye genelindeki tüm devlet ve vakıf üniversiteleri arasında ilk 10’a girdi

     

    Türkiye’nin eğitim alanındaki ilk sivil toplum kuruluşu olan Türk Eğitim Derneği’nin  bir asra yaklaşan geleneğinin üzerinde yükselen TEDÜ, YÖK tarafından gerçekleştirilen araştırmada Türkiye genelindeki tüm devlet ve vakıf üniversiteleri arasında ilk 10’da, Ankara’daki tüm devlet ve vakıf üniversiteleri arasında ise birinci sırada konumlandı. Özgürlükçü ve yaratıcılığı teşvik eden bir ortamda, disiplinler arası yaklaşımla yerel-küresel sorunlara çözümler üreterek toplumsal fayda sağlamayı misyon edinen kurum, araştırma sonuçlarıyla birlikte eğitim alanındaki başarısını bir kez daha ortaya koydu.

     

    Akredite olmuş ilk 3 vakıf üniversitesinden biri

     

    Meslek hayatına hızlı adapte olan, liderlik yapabilen, bilimsel bakış açısına sahip,
    sosyal açıdan gelişmiş çok yönlü bireyler yetiştirmeyi hedefleyen TEDÜ, 2024 itibarıyla 5 binin üzerinde öğrenciye eğitim veriyor. “Amaca uygunluk” ve “uluslararası standartlara uyumluluk” bileşenlerini esas alan eğitim sistemiyle, öğrencileri birer dünya vatandaşına dönüştürüyor. 5 yıl süre ile akredite olmuş ilk 3 vakıf üniversitesinden biri olarak, hayat boyu öğrenmeyi kendine ilke edinmiş bireyleri geleceğe hazırlıyor.

  • 20 yıllık turizm portalı, yeni kampanyasında “Tatilin ilk sepetiyiz” diyor!

    20 yıllık turizm portalı, yeni kampanyasında “Tatilin ilk sepetiyiz” diyor!

     

     

    5 kıta ve 95 ülkede 30 binin üzerinde tur, 1 milyonun üzerinde otel seçeneği sunan turizm portalı Tatilsepeti, teknoloji, yapay zeka ve yeni gezegenlerin hayatımıza katıldığı bu yılki kampanyasında kullanıcılarına uzaya” çıkamasalar bile dünyanın her yerini gezebilecekleri mesajını verdi. Tatil, sepetinde!” söylemi etrafında ana çatılarını oluşturarak bavul-sepet imgesi ile de markalarını somutlaştıran kampanyayı devamı gelecek 3 faklı filmde işleyen tatilin pazaryeri Tatilsepeti, geçen seneki reklam kampanyalarında da 20 yıldır tatilcilerin hayalini gerçeğe dönüştürdüklerinin altını çizmişti.

      

    İSTANBUL Yaz tatili dönemi yaklaşıyor, bütün yıl bu anı bekleyenlerin dikkati online rezervasyon platformlarına kayıyor. Seyahat trendlerinde “uzun kaçamakların yılı” olarak nitelendirilen 2025 için tatil rezervasyonları başlarken, seyahat şirketleri taleplerde %24’lük bir artış bekliyor. Seyahatlerin yalnızca şehirler arası değil, uluslararası rotaları da kapsayacağı öngörülürken, sektörde 20. yılını geride bırakan Tatilsepeti.com, seyahatseverlerin karşısına “Tatilsepeti ile tatil için uzaya bile gidilir” başlıklı kampanyasıyla çıkıyor. Devamı da çekilecek 3 seri film halinde yayına başlayan kampanyada, dijital platformların yanı sıra, açık hava, radyo ve televizyon eşzamanlı olarak kullanılıyor. Kampanyada, 5 kıtada 95 ülkede 30 binin üzerinde tur ve 1 milyonun üzerinde otel seçeneği sunduklarının altı çizilerek, Tatilsepeti’nin hayalleri gerçeğe dönüştürdüğü mesajı veriliyor.

    Zengin envanterimizle sektörün en kapsayıcı adresiyiz ve tatilin ilk sepetiyiz”

     

    2025 kampanya stratejisini markanın farklılıkları ve güçlü yönleri üzerine kurguladıklarını belirten Tatilsepeti Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Karayal,

     

    “Yolcuğuluğumuz, pazaryeri kavramının henüz olmadığı 2004’te başladı. Tatilsepeti olarak, bugün sektörümüzün en kapsayıcı adreslerinden biriyiz. Bu nedenle geçmiş kampanyalarımızdan farklı olarak 2025 stratejimizde rakiplerimizden ayrıştığımız güçlü yanlarımızı vurgulamak istedik. Pazaryeri olmamızın verdiği avantaja ve zengin envanterimize dikkat çektik. Her tür ‘tatilin sepeti’ olduğumuzu anlattık” dedi.

     

    Sepeti görsel imaj olarak kullandık”

     

    Kampanyada marka isimleriyle örtüşen sepet görselini imaj olarak kullanırken, tatille ilgili akla gelen ürünleri bir araya toplayan bir kavram olarak da sembolleştirdiklerini aktaran Tatilsepeti Pazarlama Direktörü Canan Demir ise şu açıklamada bulundu:

     

    “Bu kampanyada tüm ürünlerimizi, ana çatımız olan ‘Tatil, sepetinde!’ söylemi etrafında konumlandırmak istedik. Bunu tüketiciye anlatabilmek için bir bavul-sepet imgesi tasarlayarak içine bütün tatilleri sığdırdık. Tatilcilerin aradığı pazaryeri olduğumuzu vurgularken, aslında kullanıcılarımızın sepetimizle istedikleri rotayı çizebileceklerini anlattık. Rakiplerimizden farklılaşan yönümüz de tam olarak bu. Tüm tatillerin, tatille ilgili akla gelen her ürünün ve dolayısıyla ödeme seçeneklerinin bizde olması. Bu özelliklerimizle sektörde güçlü bir konuma sahibiz. Markamızın adı Tatilsepeti, ancak hem sektör hem de misafirlerimiz bize senelerdir “sepet” unvanını uygun görüyor. Kampanya filmlerimizdeki sepet imajıyla, sektördeki tatille başlayan benzer isimlerden ayrıştığımızı da gösteriyoruz. Şimdilik 3 film yayımlasak da yıl içinde yenilerini üreterek serimize devam edeceğiz.”

    70 milyonu aşkın ziyaret sayısıyla Türkiyenin önde gelen turizm portalına dönüştü

     

    35 milyonu tekil olmak üzere, yılda toplam 70 milyonu aşkın ziyaret sayısıyla Türkiye’nin önde gelen turizm portalı konumundaki Tatilsepeti’nin Pazarlama Direktörü Canan Demir, kampanyalarındaki bavul-sepeti tanıtan filmde en fazla tatil ve ödeme çeşitliliğine sahip marka oldukları mesajını verdiklerini iletti. Bir diğer reklam filminde, erken rezervasyon kavramını işlediklerini aktararak şu ifadeleri kullandı:

     

    “Bir diğer filmimiz rüya sahnesi ile açılıyor. Erken rezervasyon, sektörde önemli bir yere sahip olmasına rağmen, daha önce erkenden yapılan tatil rezervasyonunun tatilcilerin rüyalarını süslemeye başladığı, erkenden tatil mutluluğu getirdiği içgörüsüyle hareket eden olmadı. Tatilin önemli bir motivasyon kaynağı olduğunu düşünerek, bu hayali vurgulamak istedik. Özellikle erken rezervasyon döneminde vade farksız taksitler, kesintisiz iade ve ön ödeme fırsatlarıyla rüyaları gerçeğe erkenden dönüştürmenin mümkün olduğuna dikkat çektik.”

     

    Son filmde astronot kıyafetleriyle bankta bekleyen çocuklu bir ailenin ekrana geldiğini söyleyen Canan Demir, “Bir anons duyuluyor, dış ses “Tatilsepeti 383 sefer sayılı Mars yolcularına” diye sesleniyor. Bugün için belki Mars değil ama 5 kıtada, 95 ülkede 30 binin üzerinde tur ve 1 milyonun üzerinde otel seçeneği ile… diyerek yine ‘Tatil, sepetinde’ vurgusunu güçlendiriyoruz” ifadelerini kullandı.

  • 10 yıl boyunca yaptığı yolculukları, okurken mutlu olacağı bir kitapta topladı

    10 yıl boyunca yaptığı yolculukları, okurken mutlu olacağı bir kitapta topladı

    Yazar İbrahim Tanju Adalı, okuduğu 500 eserden ilham alarak 10 yıl boyunca ziyaret ettiği 100 ülkeyi kitaba dönüştürdü. “Edebiyatın İzinde Bir Dünya Seyahatnamesi” adını verdiği kitabını edebiyat tutkunlarıyla buluşturdu.

     

    İSTANBUL Kitap tutkunları dünyayı gezmeden, dünya onların ayağına geliyor. Yazar İbrahim Tanju Adalı, ziyaret ettiği 100 ülkenin kültürü, inançları, hayalleri ve gerçeklerini kendi bakış açısıyla esere dönüştürdü. “Edebiyatın İzinde Bir Dünya Seyahatnamesi” adını verdiği seyahatnamesini, Boyut Yayın Grubu işbirliğiyle okuyucuların beğenisine sundu. İbrahim Tanju Adalı, 600’ü aşkın fotoğrafı da içeren kitapla okurlara 7 kıtayı gezdirirken, farklı toplulukları daha yakından tanımalarını sağlıyor.

    Dünyamızda yaşamış iyi insanların anısına

     

    “Edebiyatın İzinde Bir Dünya Seyahatnamesi” kitabıyla okurların sadeliğe, hümanizme, barışa ve edebiyata adanmış bir ömrün heyecanlarına, mutluluklarına ve hayal kırıklıklarına yakından tanıklık edeceğini belirten İbrahim Tanju Adalı, “10 yıl boyunca yaptığım tüm yolculukları, okurken mutlu olacağım bir kitapta toplamak istedim. Gittiğim her ülkede kendimden bir parça buldum, buldukça da not almaya devam ettim. Edebiyat, müzik ve bilime duyduğum sonsuz tutkuyu kaleme aldım, çağımızda iyi insana duyduğumuz hasreti anlattım” dedi.

     

    “Yaklaşık 40 yılda okuduğum 500 edebi eserden ilham aldım”

     

     

    İbrahim Tanju Adalı, “Kitabı kırk yıla yakın bir sürede okuduğum 500 edebi eserinin, dünyanın 100 ülkesine yayılmış izleri olarak tarif etsek de, okurlara Anton Çehov’un Rusya’sını, Eduardo Galeano’nun izleriyle Uruguay’ını, Pablo Neruda’nın Şili’sini, Wole Soyinka’nın Afrikasını ve daha nice edebiyatçının izinde dünyanın 7 kıtasını gezdirmeye çalıştım. Elbette bu serüvendeki sararmış notlarımın izini sürerken yıllar içinde bu kadar değişeceğimden habersizdim. Açlıkla, acıyla savaşan bu kadar çok insan göreceğimi bilmiyordum. Uçak korkusuyla başladığım yolculukların sonunda Afrika’dan Antarktika’ya uçakla geçen ilk Türk olacağımı da hiç tahmin etmezdim. En zoru da yıllar önce çay içtiğim, şimdi bomboş olan o eski sahaf dükkanının sokağından bir daha geçemeyeceğimi bilmiyordum” açıklamasını yaptı.

    “Okurlarıma araştırma ve öğrenme tutkularından vazgeçmemelerini tavsiye ediyorum”

    Seyahatname yazmaya bir rüya ile karar verdiğini aktaran İbrahim Tanju Adalı, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Tıp fakültesinde okurken, bir sınavın öncesinde, çalışmaktan artık nefes alacak halim kalmamıştı. Yarım saat dinlenmek için yattığımda, rüyamda Tolstoy’un Anna Karenina romanındaki Vronski’nin yerine geçmiş, Moskova’dan kalkan o trene binmiştim. Tren bir istasyonda  durup Anna Karenina’yı gördüğüm an uyandım. İşte o gece yaşamımı değiştiren hayali kurdum. O gece o istasyonu delicesine görme isteğine kapılmıştım ama o yıllarda tabii ki oraya gidemezdim. Ben de bu hayalimi bir deftere not aldım. Sonra geçen uzun yıllar boyunca da her okuduğum kitapta beni çeken yerleri yazıp durdum. En sonunda ise tüm notlarımı bir kitap haline getirdim. Okurlarıma, kaç yaşında olurlarsa olsunlar, araştırma ve öğrenme tutkularından vazgeçmemelerini tavsiye ediyorum.”

  • 2025’in Sessiz Ama Güçlü Güzellik Trendi: Nude Rujlar

    2025’in Sessiz Ama Güçlü Güzellik Trendi: Nude Rujlar

    2025’in güzellik dünyasında yepyeni bir enerji doğuyor: nude rujlar. Parlak kırmızılar ve bordolar yerini, daha sade ama bir o kadar etkileyici bir görünüme bırakıyor. Artık güzellik anlayışında “daha az, daha çoktur” mottosu ön planda. Nude lipstick seçenekleri, doğallığın yeni lüksü haline geliyor.

    Bu dönüşümün en güçlü temsilcisi ise: Pastel Nude Ruj Koleksiyonu. Sanki hiç ruj sürmemişsin gibi, ama dudakların kusursuzca belirgin… Koleksiyon, “azla çok olur” anlayışıyla hem doğallığı hem de iddialı bir şıklığı bir araya getiriyor.

    Nude ruj sadece bir renk deeğil, bir ruh hali

    Nude rujlar, artık yalnızca “güvenli” bir seçim değil. Aksine, güçlü bir duruşun ve kişisel stilin önemli bir parçası. Gün içinde aceleyle sürüp çıktığın, ama gece bir davette şık bir elbiseyle mükemmel uyum sağlayan bir nude ton, 2025’in kadınları için yeni bir güzellik manifestosu haline geliyor. Ve bu manifestonun en iddialı temsilcisi: Pastel Nude Ruj Koleksiyonu

    Her mevsime ve ortama uyum sağlayan nude tonlarda rujlar artık makyaj çantalarının olmazsa olmazı. Ayrıca bu tonların zamansız oluşu, trendlerden bağımsız olarak her yıl yeniden popüler hale gelmesini sağlıyor. Özellikle sade ama şık bir görünümden vazgeçemeyenler için bu tonlar, stilin tamamlayıcı bir imzası gibi.

    Dudaklarda Yumuşaklık ve Tazelik

    Pastel Nude ruj, sadece dudaklara renk kazandırmakla kalmıyor, aynı zamanda bakımlı bir his bırakıyor. Hafif yapısıyla, gün boyu konforlu bir kullanım sunuyor ve dudaklarda doğal bir güzellik etkisi yaratıyor.

    İçeriğinde bulunan;

    • Shea Butter
    • Doğal balmumu
    • Bitki bazlı yağlar

    sayesinde zenginleşen formül, dudaklara yumuşaklık ve nem kazandırıyor. Aynı zamanda doğal ruj etkisiyle hem sağlıklı bir yüz ifadesi hem de estetik bir görünüm sunuyor.

    Renk paleti: Senin Tenine Senin Tonun”

    Bej, şeftali, pembe, karamel… Nude renk denildiğinde akla gelen bu tonlar rastgele seçilmiş değil. Her biri farklı ten alt tonlarına ve dudak rengine uyum sağlamak için özel olarak geliştirildi. Çünkü doğru nude ruj rengi seçimi, tıpkı fondöten gibi kişiye özel olmalı.

    Pastel’in koleksiyonu, tam olarak bu çeşitliliği sunuyor. Ve en güzeli: tek bir tonda sıkışmadan, moduna göre ton seçebileceğin kadar geniş bir paletle.

    • Açık tenliler için: Soft pembe ve nude bej tonları
    • Buğday tenliler için: Sıcak şeftali tonları
    • Esmer tenliler için: Zengin kahve ve karamel alt tonlar

    Kısacası, tam da “my lips but better” dediğimiz o görünüm için birebir.

    Ruj sürmek” bir yineleme değil, ritüel

    Pastel Nude Ruj koleksiyonu, makyajın ne kadar sade olursa o kadar güçlü olabileceğini bir kez daha gösteriyor. Göz alıcı olmak için parlak ya da koyu tonlara ihtiyacın yok. Bazen bir kat nude ruj, yeterli ve hatta fazlasıyla etkili.

    Pastel Nude lipstick Koleksiyonu, seni her zaman en doğal halinle en iyi şekilde yansıtmak için burada. Çünkü bazen en sade olan, en çok şeyi anlatır.

     

     

  • SAP Türkiye, “Business Unleashed” İnovasyon Günü etkinliğini İstanbul’da gerçekleştirdi

    SAP Türkiye, “Business Unleashed” İnovasyon Günü etkinliğini İstanbul’da gerçekleştirdi

     

     

     

     

    Kurumsal uygulama yazılımları ve iş odaklı yapay zeka çözümlerinde dünya lideri SAP, İstanbul’da düzenlediği SAP Business Unleashed İnovasyon Gününde iş dünyasıyla buluştu. Etkinlikte, SAP’nin bulut tabanlı teknolojilerini  kullanan şirketler, iş süreçlerinde fark yaratan inovasyon hikayelerini anlattı.

     

    İSTANBUL – İş dünyası, yapay zekanın sunduğu potansiyeli etkinleştirmek için ortak bir keşif yolculuğuna çıktı. Kurumsal uygulama yazılımları ve iş odaklı yapay zeka çözümlerinde dünya lideri SAP, düzenlediği SAP Business Unleashed İnovasyon Günü’nde iş dünyasından farklı sektörlerden 500’ü aşkın yöneticiyle buluştu. İstanbul’da gerçekleştirilen etkinlikte, SAP’nin bulut tabanlı teknolojilerini kullanan şirketler, iş süreçlerinde fark yaratan SAP inovasyon hikayelerini paylaştı.

     

    Etkinliğe katılanlar, SAP’nin bulut tabanlı uygulamarında güvenle tutulan verilerle yürütülen iş süreçlerinin, nasıl fark yarattığını dinleme şansı buldu. SAP Türkiye Kurumsal Mimar ve Çözüm Yöneticisi Burcu Ün, etkinliğin açılışında yapay zekanın bulut dönüşümünde kullanımını ve iş süreçlerine etkisini vurguladı.

     

    Uğur Candan: “2027-2030 yılları arasında büyük bir dönüşüm bekleniyor”

     

    Etkinlikte “Veriden Değere Yolculuk” başlıklı konuşma gerçekleştiren SAP Türkiye Genel Müdürü Uğur Candan, “Yapay zeka odaklı yeni nesil teknolojilerin, iş dünyasında kullanımı bulut teknolojileri sayesinde hızla yaygınlaşıyor. Bugün Türkiye’deki 200’den fazla kuruluş, bulut ERP altyapısı ve en gelişmiş teknolojiler ile operasyonlarını dönüştürme yetkinliğine sahip. Türkiye’deki bu hızlı adaptasyon, Avrupa ve diğer gelişmiş pazarlardaki eğilimin bir adım ötesinde seyrediyor. Bu tablo ülkemizin, bilgi birikimi ve teknolojileri erken uygulamada ne kadar öncü bir konumda olduğunu gösteriyor.

     

    Yapay zeka destekli sistemler, çalışan deneyimi alanında da yaygınlaşıyor. Günümüzde yüz binlerce profesyonel, insan kaynakları süreçlerinde her gün yapay zeka desteğiyle daha hızlı ve etkin bir şekilde çalışıyor. Üstelik yapay zeka sadece globalde değil, Türkiye’de de yaygın biçimde kullanılıyor. Türkiye’deki şirket ve kurumlar, birbirleriyle yedekli çalışan birden fazla veri merkezi aracılığıyla yapay zekadan faydalanabiliyor. Sektördeki büyüme oranları da bu ivmeyi destekliyor. Bilişim ve iletişim teknolojileri sektörünün 2023’te dolar bazında %27’lik büyüme ivmesi de ülkemizin potansiyelini gözler önüne seriyor. Ayrıca, sektörün 5 yıllık ortalama büyüme oranı %5 iken, 2025 yılında da 34,6 milyar dolara ulaşılması hedefleniyor. Teknolojinin hızlı evrimiyle birlikte ürün ömürleri, fiyatlandırmaları ve sundukları potansiyel de önemli ölçüde değişiyor” dedi.

     

    Yapay zekanın etkisiyle, özellikle 2027-2030 yılları arasında büyük bir dönüşüm beklendiğini vurgulayan Uğur Candan, “Bir şirketin ERP gibi sistemleri dışındaki uygulamalarda yer alan bilgi ve fonksiyonlara erişebilmesi ve etkin bir şekilde kullanabilmesi giderek kritik hale geliyor. Şirketlerin yapay zeka alanında ihtiyaç duyacağı kabiliyetlere erişim ve SAP ve SAP dışındaki yapay zeka araçlarından değer odaklı çıktılar üretecekleri bir ekosistem oluşturulmalı. Bu bağlamda, bulut tabanlı veri ve yapay zeka platformu Databricks ile işbirliğimiz, çözümler, iş süreçleri, modüller, veri ve fonksiyonların entegre bir şekilde yönetilmesi açısından büyük önem taşıyor” açıklamasını yaptı.

     

    Andreas Krause: Business Data Cloud çözümü, %80’e varan zaman tasarrufu sağlıyor

     

    “SAP Business Data Cloud ile Veri Yönetiminde Yeni Dönem” başlıklı konuşmasında SAP BTP EMEA Bölgesi Müşteri Danışmanlığı Grup Başkanı Andreas Krause, “Günümüzün en temel meselesi, uygulamaların veri ve yapay zeka ile nasıl entegre edilebileceğidir. Yapay zeka ile gerçeğe yakın görüntüler oluşturmanın ne kadar kolaylaştığını ve bunları ayırt etmenin zorluğunu düşündüğümüzde, işletmelerin doğru ve güvenilir bilgiye olan ihtiyacı kritik önem taşıyor. Biz de yapay zekanın doğru verilerle entegre olmasını sağlayarak müşterilerimize yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Bu konuda en çok karşılaştığımız sorun, farklı departmanların aynı verinin kopyalarını tekrar tekrar oluşturması ve bunun da gereksiz veri çoğaltımına ve tutarsızlıklara neden olması. Bu durum, yapay zeka uygulamalarının kullanımını zorlaştırıyor ve elde edilen sonuçların güvenilirliğini sorgulatıyor. Yeni çözümümüz Business Data Cloud ile bu sorunlara son veriyoruz” dedi.

     

    “SAP Business Data Cloud çözümünün, yapay zeka uygulamaları için gereken güvenilir veri temelini sağladığını; SAP ve SAP dışı uygulamalarda oluşan veriyi semantik bir şekilde yönetme imkanı sunduğunu söyleyen “Andreas Krause, “SAP Business Data Cloud, iş gereksinimlerine göre modeller oluşturabilirken, bu işlemi verileri kopyalamadan gerçekleştiriyor. Çözüm; uyumlu veriler (harmonized data), veri ürünleri (data product), iş verisi yapısı (analytical model) ve akıllı uygulamalar (insight app) olmak üzere, dört temel bileşenden oluşuyor. Uyumlu veriler sayesinde, SAP’nin tüm uygulamalarındaki veriyi anlayabiliyor ve bunlar arasındaki ilişkileri çözebiliyor. Veri ürünleri, sadece veri tanımını değil, aynı zamanda kullanıma hazır, inşa edilmiş veri yapıları sunarak çalışmayı önemli ölçüde kolaylaştırıyor. Farklı veri türlerini tanımlamamıza, sınıflandırmamıza ve organize etmemize olanak tanıyor. Akıllı uygulamalar katmanı da yönetilen veri ürünlerine dayalı uygulama, rapor ve panolar sunarak içgörü elde etmeyi ve karar almayı destekliyor. SAP verilerini harici verilerle birleştirme ve yapay zeka uygulamaları için güvenilir bir temel oluşturma imkanıyla işletmelere önemli avantajlar vaat ediyor. Özellikle SAP verileriyle çalışırken %80 oranında zaman kazandırması ve veri kopyalama ihtiyacının ortadan kalkması, bu platformun değerini artırıyor” ifadelerini kullandı.

     

    Havaş Genel Müdürü Mete Erna: “ Buluta geçiş kararımız stratejik bir tercih olarak öne çıkıyor ”

     

    SAP’nin Platin İş Ortağı Detaysoft’un sponsorluğunda gerçekleştirilen “Büyüme Yolculuğunda Akıllı Dönüşüm” başlıklı panelde konuşan Havaş Genel Müdürü Mete Erna, bulut tabanlı ERP’nin iş dünyasına kattığı değeri ve sunduğu rekabet avantajını şu sözlerle paylaştı: “Havaş, kökleri Türk Hava Yolları ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi ortaklığına dayanan, Türkiye’nin en başarılı özelleştirme projelerinden biri olarak, 1933’ten bu yana sektörde öncü bir rol üstleniyor. Yurt içi ve dışında toplam 36 havalimanında yer hizmetleri faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. 2004 yılından bu yana SAP kullanıcısı olan bir kurum olarak, gerçekleştirdiğimiz ilk SAP kurulum projesinde dahi iddialı bir yaklaşımla sadece 6 ay gibi kısa bir sürede kapsamlı bir geçiş sağladık. O günden bu yana da tüm operasyonel süreçlerimizi SAP altyapısı üzerinde geliştirerek ilerliyoruz.”

     

    Mete Erna, “Teknolojik gelişmeleri yakından takip etme ve dijitalleşme stratejilerimiz doğrultusunda, 2023 yılında Detaysoft ile birlikte yeni bir SAP dönüşüm projesi başlattık. Bu süreçte, şirketimize uzun yıllardır bağlılıkla hizmet eden ve ilk SAP projemizde de görev almış olan deneyimli çalışanlarımızın projeye sağladığı katkı, bizim için büyük bir avantaj sundu. Buluta geçiş kararımız ise güvenlik, performans ve esneklik açısından sunduğu faydalar nedeniyle stratejik bir tercih olarak öne çıktı. Yeni SAP S/4HANA ortamı, standartları korurken aynı zamanda özel ihtiyaçlarımıza daha esnek çözümler üretmemizi sağlıyor. Otomasyon, yapay zeka ve makine öğrenmesi gibi alanlardaki gelişim potansiyeliyle de gelecekteki dijital dönüşüm hedeflerimizi destekliyor. Özellikle web tabanlı entegrasyonlarda sağladığı kolaylıklar sayesinde iş süreçlerimiz daha verimli bir yapıya kavuştu. Bu dönüşüm sürecinde aceleci davranmaktan kaçındık. Detaysoft’un danışman ekibiyle şirket içi proje ekibimizin uyumlu işbirliği, sürecin başarılı şekilde ilerlemesini sağladı. Projenin sahibi kurumun, danışman ekiple aynı dili konuşabilecek yetkinlikte bir ekip kurmasının, bu tür projelerde başarının en kritik unsurlarından biri olduğuna inanıyoruz” diye ekledi.

    Eren Perakende CIO’su Ahmet Hilmi Ersoy: “25 ülkede operasyonlar yönetiyoruz”

     

    SAP Gold İş Ortağı Vektora’nın sponsorluğunda düzenlenen “Dijital Dönüşüm Yolculuğunuzu Gerçek Bir Serüvene Dönüştürün” başlıklı panelde konuşan Eren Perakende CIO’su Ahmet Hilmi Ersoy, “Perakende ve tekstil alanında faaliyet gösteren köklü bir şirketiz. 25 ülkede 14 markanın  mağazacılık, online ve toptan perakende operasyonlarını yönetiyoruz. Sektörün tüm dinamiklerini yakından takip edip, globalde büyüme hedefimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Şu anda 600’den fazla mağazamız bulunuyor, Bunu 5 yıl içinde 1.000’in üzerine çıkarmayı amaçlıyoruz. Büyüme yolculuğumuza bu hedef doğrultusunda devam ediyoruz. Temsil ettiğimiz geniş portföyde dünya markaları bulunuyor. Ayrıca, iplik üretiminden konfeksiyona kadar tüm aşamalarını kendi bünyemizde gerçekleştirdiğimiz entegre bir üretim yapısına sahibiz” ifadelerini kullanarak, “Büyüme vizyonumuzu güçlendirmek adına, çekirdek sistemlerimizi yenileme ihtiyacı duyduk. Yaklaşık 17 yıldır kullandığımız ERP sisteminden, modern ve global yapımıza daha uygun olan RISE with SAP sistemine geçiş yaptık” dedi.

     

    SAP Bulut ve İş Çözümleri GMY’si Bülent Karal: “Dönüşümün merkezinde yapay zeka var”

    SAP Türkiye’nin Bulut ve İş Çözümleri Genel Müdür Yardımcısı Bülent Karal ise “SAP Yatırımlarınızın Geri Dönüş Hızı” başlıklı panelde şu bilgileri paylaştı:

     

    “SAP’nin yapay zeka çözümü SAP Business AI, yalnızca basit otomasyonun ötesine geçerek; finans, tedarik zinciri ve insan kaynakları gibi farklı iş fonksiyonları arasında gerçek zamanlı iş birliği kuruyor ve süreçleri daha akıllı hale getiriyor. Ancak etkili yapay zeka için yalnızca algoritmalar değil, güvenilir veriler ve sağlam uygulamalar da gerekiyor. SAP Business Suite çözümü ile bu üç temel unsuru tek çatı altında benzersiz bir şekilde buluşturuyoruz. Satın almadan ödemeye, siparişten tahsilata kadar tüm süreçleri entegre eden uygulamalarımız, düşük kodlu araçlarla genişletilebiliyor ve sektöre özel çözümlerle uyarlanabiliyor. SAP ve SAP dışı sistemlerden gelen veriler ise tek bir birleşik Business Data Cloud çözümü ile senkronize ediliyor. Bu sayede kurumlar veri entegrasyonuna değil, içgörüye odaklanıyor. SAP Joule gibi yapay zeka destekli dijital asistanlarımız, iş birimleri arasında sürekli öğrenen, uyum sağlayan ve zaman kazandıran çözümler sunuyor. Bu yapının yarattığı sinerji yalnızca verimliliği değil; aynı zamanda kurumsal çevikliği, inovasyon hızını ve rekabet gücünü de sürdürülebilir biçimde artırıyor.

     

    Nobel İlaç BT ve PMO Direktörü Kaan Marangoz: “Kültürel bir dönüşüm gerçekleştiriyoruz”

     

    SAP iş ortağı NTT DATA Business Solutions sponsorluğunda gerçekleştirilen “Dönüşüm Rüzgarında Öncüler” isimli panelde yer alan Nobel İlaç Bilgi Teknolojileri ve PMO (Proje Yönetim Ofisi) Direktörü Kaan Marangoz şu açıklamayı yaptı: “Nobel İlaç, 70 yılı aşkın süredir Türk ilaç sektöründe üretim, ihracat ve Ar-Ge alanlarında öncü adımlar atan bir şirket. 17 yıldan fazla bir süredir kullandığımız mevcut SAP çözümümüzü RISE with SAP teknolojisi ile dönüştürmek, Nobel İlaç’ın dijitalleşme yolculuğunda attığımız en kritik adımlardan biri oldu. Sadece bir sistem geçişi değil, aynı zamanda kültürel bir dönüşüm gerçekleştiriyoruz. Veri yönetimi alanında da önemli adımlar attık, üretim makinelerimizden IoT cihazları aracılığıyla veri topluyoruz. Farklı operasyonel sistemlerdeki verileri karar destek sistemleriyle entegre ettik, eş zamanlı olarak yapay zeka tarafında da proaktif bir yaklaşım benimsedik. Önümüzdeki fazlarda yapay zeka, ileri analitikler ve yeni nesil entegrasyonlarla bu dijitalleşme yolculuğunu sürdüreceğiz. NTT DATA ile kurduğumuz çözüm odaklı ve güvene dayalı iş birliği sayesinde bu projeyi başarıyla hayata geçirdik ve geleceğe güçlü bir dijital altyapıyla ilerliyoruz”

     

    Standard Profil Grup BT Direktörü Arif Zubaroğlu: “Bu dönüşümün bize önemli kazanımlar sağlayacağına inanıyoruz”

     

    Etkinliğin ikinci yarısında SAP Gold İş Ortağı Solvia’nın sponsorluğunu üstlendiği “Otomotivde Geleceği Yakalayanlar” başlıklı panelde konuşan Standard Profil Grup BT Direktörü Arif Zubaroğlu, yapay zekaya sektörel bir bakış açısı getirerek şu değerlendirmede bulundu: “Otomotivdeki hızlı değişim ve rekabet ortamında, biz de uzun yıllardır kullandığımız SAP sistemlerimizi birleştirerek ve HANA veritabanının hızıyla entegre ediyoruz. Bu entegrasyonun, operasyonel süreçlerimize çeviklik katacağına inanıyoruz. Aynı zamanda, BW (Business Warehouse) yerine SAP Datasphere gibi yeni nesil yazılımlarla entegrasyonumuzu güçlendirerek, kaynak kullanımımızı optimize etmeyi ve ihtiyaç duyduğumuz verilere anlık olarak erişmeyi hedefliyoruz. Lojistik ve üretimdeki detaylı yapımızı daha da verimli hale getirmeyi amaçlıyoruz” dedi ve sözlerini şöyle tamamladı: “Bilgi güvenliği ve regülasyonların kritik öneme sahip olduğu otomotiv sektöründe, RISE with SAP platformunun sunduğu uyumluluk avantajlarının farkındayız. Bu nedenle de doğru bir karar verdiğimizi düşünüyoruz. Belirlediğimiz yol haritası doğrultusunda, bu dönüşüm bize önemli kazanımlar sağlayacağına inanıyoruz.”

     

     

    SAP Hakkında

    Kurumsal uygulamalar ve iş odaklı yapay zeka alanında küresel bir lider olan SAP, 50 yılı aşkın süredir iş ve teknoloji arasında köprü kuruyor. Farklı ölçek ve sektörlerden şirketler; finans, satın alma, İK, tedarik zinciri ve müşteri deneyimini kapsayan kritik iş operasyonlarını birleştirerek en iyi sonuçları elde etmek için SAP’nin ileri teknolojilerine ve uygulamalarına güveniyor. Müşteriler, iş ortakları, çalışanlar ve düşünce liderlerinden oluşan geniş bir küresel ağa sahip SAP; inovasyon, güvenilir veriler ve akıllı teknolojiler aracılığıyla dünyayı daha yaşanabilir kılmaya ve insan hayatını iyileştirmeye destek oluyor.

  • INMerge İnovasyon Zirvesi, İstanbul’daki INTürkiye etkinliğiyle küresel erişimini genişletiyor

    INMerge İnovasyon Zirvesi, İstanbul’daki INTürkiye etkinliğiyle küresel erişimini genişletiyor

    Her yıl Bakü’de düzenlenen INMerge İnovasyon Zirvesi, küresel etkisini genişletmek için İstanbulda İNTürkiye yan etkinliğine ev sahipliği yaptı. 29 Nisandaki etkinlikte yarışmanın kazananları için ödül töreni düzenlenirken, iş liderlerinin konuşmacı olarak yer aldığı bir panel de gerçekleştirildi.

    İSTANBUL İş dünyası ve genç girişimciler İstanbul’da bir araya geldi. PASHA Holding tarafından Kafkasya, Orta Asya, MENA ve Doğu Avrupa’da inovasyonu hızlandırmak için her yıl Bakü’de düzenlenen INMerge İnovasyon Zirvesi, küresel etkisini artırmak amacıyla rotasını bu kez Türkiye’ye çevirdi. Etkinlik, 29 Nisan 2025 tarihinde İstanbul’daki DOTSHUB’da, Tenity ile stratejik ortaklık kapsamında düzenlendi ve girişimleri, inovasyon liderlerini ve ekosistemin önemli aktörlerini bilgi paylaşımı, iş birliği ve fırsat dolu bir gün için bir araya getirdi. Etkinliğe iki yüze yakın kişi katıldı.

    Her sektörden girişime yatırım fırsatları sunuldu
    Bellamy Alden AI Consulting’in Yönetici Ortağı ve Yapay Zeka Dönüşüm Uzmanı Fahed Bizzari’nin “Gelişen Yapay Zeka Ortamı ve Yatırım Stratejilerine Etkisi” başlıklı konuşmasıyla başlayan etkinlik, Startup Pitch Yarışması ile sonlandırıldı. Fintek, telekomünikasyon, e-ticaret, yapay zeka, pazarlama gibi alanlardaki girişimciler için önemli yatırım fırsatları sunulan zirvede, “Bir Sonraki İnovasyon Merkezi Olarak Türkiye: Stratejiden Ölçeklenmeye” temasıyla bir panel de gerçekleştirildi.

    Panelde Tenity İstanbul Hub Başkanı Sabina Babayeva, Yapı Kredi Ekosistem Bankacılığı ve İnovasyon Direktörü Itır Ürünay Aydoğan, E2VC Genel Ortağı Enis Hulli, TC Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Finansal Yatırımlar Birimi Yöneticisi Ahmet Cüneyt Selçuk ve Sabancı ARF Programı Başkanı, Strateji ve İnovasyon Direktörü Yeliz Erinçkan konuşmacı olarak yer aldı.

    Yarışmanın kazananları açıklandı
    INMerge İnovasyon Zirvesi tarafından düzenlenen etkinlikte, INTürkiye Girişim Pitch Yarışması’nın kazananları da açıklandı. Jüri koltuğunda Tenity İstanbul Hub Başkanı Sabina Babayeva, APY Ventures’tan Girişim Sermayesi Yatırımları Uzmanı Şüheda Dane, Cleantech Ventures Genel Müdürü Eren Aşkın, Galata Business Angels Genel Müdürü Ata Uzunhasan ve Scalex Ventures Yöneticisi Şafak Tüfekçi yer aldı.

    Rüzgar türbini kanatlarındaki hasarı en erken aşamada tespit etmek üzere özel olarak geliştirilen yapay zekâ destekli bakım ve durum izleme sistemleri sunan Werover yarışmanın kazananı olurken, şirket kara ve deniz üzerindeki rüzgar çiftliklerinde türbin kanatlarının sürdürülebilirliğini ve güvenliğini artırmayı, optimizasyon ve sağlık izleme süreçlerini sadeleştirmeyi amaçlıyor.

    Bir sonraki INMerge İnovasyon Zirvesi, 29–30 Eylül 2025 tarihlerinde Bakü’de düzenlenecek olan etkinliğe girişimciler, yatırımcılar ve teknoloji meraklıları davet ediliyor.